30 Ekim 2023

Hukuk Fakültemizden “100. Yılında Emperyalizme Karşı Türk Devrimi” Konferansı

Cumhuriyetin 100. yıl etkinlikleri kapsamında Üniversitemiz Hukuk fakültesi tarafından “100. Yılında Emperyalizme Karşı Türk Devrimi” konulu konferansı düzenlendi. Konferansın konuşmacısı Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Genel Kamu Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Murat Özdemir’di. Kocatepe Salonunda gerçekleşen konferansa akademik ve idari personel ile öğrencilerimiz katıldı.

Prof. Dr. Ali Murat Özdemir, “Türk Devrimi, klasik emperyalizmin çok yakıcı olduğu bir dönemde, büyük zorluklar içerisinde ortaya çıkmıştır. Bu durumu anlayabilmemiz için emperyalizm ve sömürgecilik arasındaki farkı bilmemiz gerekir.  Sömürgecilik dediğimiz şey, kapitalist toplumların ortaya çıkmasının bir numaralı sebebidir. Sömürgecilik, 1838 Serbest Ticaret Anlaşması ile emperyalizme dönüşüyor. Peki arasındaki fark nedir? Sömürgecilik; genelde feodal sınıfın, lordların, kralların değerli maden ihtiyacı ve açlığıyla yaptığı bir talandır. Ayrıca bu kapitalizmin gelişmesine yol açmıştır. Emperyalizmde ise biz sermayenin genişletilmiş yeniden üretim sürecine devlet iktidarının dahil edildiğini görüyoruz. Emperyalizm bir ülkede başlayan üretim çevrimini, o ülkenin sömürgesine doğru gidip orda hammadde, işgücü ya da piyasalara çevrilip tekrar yeni değerlenmiş haliyle ilgili ülkenin merkez piyasalarında satılmaları ile gerçekleşen bir süreçtir. Ulus devletler arasında, sömürgeci emperyalist ulus devletleri arasında silahlı rekabet dediğimiz şey, klasik emperyalizmin alametidir. Bunlar belirli ülkelere bayrak dikerler, ülkenin nüfusunu ve ham maddesini acımasızca kullanmak için harekete geçerler orada sömürdükleri emek ve çaldıkları doğal kaynakları yine kendi piyasalarına getirirler ve bu süreç dışlayıcıdır. İngiliz sermayesi büyüdükçe İngiliz devletinin sömürge alanı artar. Bizim devrimimizin gerçekleştiği dönemde dünyada biçimsel olarak da olsa bağımsız sayılabilecek Osmanlı Devleti, İran, Çin vardı. Sömürgecilikte işgal kıyılarda olur, kıyı şehirlerini işgal eder sömürgeci devletler. Emperyalizmde yani 1838’den 1914’e kadar dünya emperyalist ülkeler tarafından yönetiliyordu. Sömürgeci dönemde bu kadar işgal alanı yok. Fransız ve İngilizlerin bir ortak noktası vardır ve Amerikan ihtilali sonrasında açıkça yazıya dökülmüştür. Düşmanının sömürgesi dahi olsa orada kurtuluş savaşına izin verme! Niye? Bugün onun başına gelen yarın senin başına gelir.  Montevideo anlaşması emperyalist tanıma koşulunu biraz yumuşatıyor. 1945- 1990 arasında silkinme var ama ondan sonra klasik emperyalizme geri dönülüyor. Bu arada Avrupa Birliği emperyalisttir. Klasik emperyalist tanımı usulünü benimsemiştir.  Maidan Darbesi ile yaptıkları ile de klasik emperyalizm tutumunu benimsemişlerdir. Şimdi Türkiye’ye ve Cumhuriyete bakacak olursak Türk Devrimi, klasik emperyalist dünya sisteminin Türk yurdunun kendi değerlendirme sürecinin nesnesi haline getirme teşebbüslerine karşı, bilinçli ve örgütlü bir isyandır. Bir sömürge ülkesinin isyanı değildir. Bağımsız bir ülkenin isyanıdır. Türk devrimi, kapitalistleşme süreçlerini olası kılan ilkel birikim için sömürgeciliğe dayanmamıştır. Türk Ordusunun elinde sömürgelerinin kanı bulunmamaktadır. Klasik emperyalizmin canavarlığının kanı bulunmamaktadır. Merkez kapitalist ülkeleri içkin iç çelişkilerin ihraç yoluyla ertelenmesi yordamını içermez.  Türk Devrimi karşılaştığı olağan üstü büyük zorlukları Türk ulusunun tarihsel birikimlerini Mustafa Kemal Atatürk’ün ve devrimi gerçekleştiren kahraman kadroların, sınırsız yurt sevgilerini ve yönetim becerilerini, meclisin temsil ettiği meşru zemini ve toplumsal enerjiyi, bütün anayasalarımızın en derin noktasında var olan temel ve özgün cumhuriyet projesini emperyalist ülkelerin kendi sınırları içinde biçimlenen yapısal rekabete ve Sovyet Devrimin etkisini kullanarak aşmayı becermiştir. Bu gerçekten ne kadar övünsek az olan bir özelliktir, Türk devrimin ayırıcı özelliğidir” şeklinde konuştu.

Konferans, Prof. Dr. Ali Murat Özdemir’in öğrencilerin sorularını cevaplaması ile sona erdi.